Terimler ve Anlamlarý
Aciz: Beceriksiz, yeteneksiz, gücü yetmeyen
Acz: Beceriksizlik, yeteneksizlik, güçsüzlük
Adat: Faiz formülündeki ana para miktarý ile gün sayýsýnýn çarpýmýnýndan elde edilen rakamdýr.
Afet: Bela, büyük felaket. Deprem, su baskýnlarý vb.
Ahkam: Hüküm, hükümler, kanunlar
Aidiyet: Ýlgililik, ait olma, birine ait olma, bað
Aidiyet: Baðlýlýk, bir yere ait olma.
Akar: Para getiren mülk, ev, iþyeri vb.
Akim: Bitirilemeyen, sonuçsuz.
Aleyh: Aleyhinde, onun hakkýnda, onun üzerine
Amade: Hazýrlanmýþ, hazýr durumda, hazýr
Amme: Kamu, devlet. Herkese ait olan, genel olan,
Amme borçlusu: Amme alacaðýný ödemek mecburiyetinde olan hakikî ve hükmi þahýslar ve bunlarýn kanuni temsilci veya mirasçýlarý ve vergi mükellefleri, vergi sorumlusu, kefil ve yabancý þahýs ve kurumlar temsilcileridir.
Amortisman: Ýþletmede bir yýldan fazla kullanýlan ve yýpranmaya, aþýnmaya veya kýymetten düþmeye maruz bulunan gayrimenkullerle VUK 269'uncu madde gereðince gayrimenkul gibi deðerlenen iktisadi kýymetlerin, alet, edavat, mefruþat, demirbaþ ve sinema filmlerinin birinci kýsýmdaki esaslara göre tespit edilen deðerinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yok edilmesidir.
Anane (an'ane): Adetler, gelenekler, töre.
Arama: Ýhbar veya yapýlan incelemeler dolayýsýyla, bir mükellefin vergi kaçýrdýðýna delalet eden emareler bulunursa, bu mükellef veya kaçakçýlýkla ilgisi görülen diðer þahýslar nezdinde ve bunlarýn üzerinde arama yapýlabilir. Arama neticesinde alýnan defter ve vesikalar üzerindeki incelemeler en geç üç ay içinde bitirilerek sahibine bir tutanakla geri verilir.
Arýzi: Geçici, devamlý olmayan.
Arýzi kazanç: Devamlý bir faaliyet çerçevesi içinde olmayan muamelelerden doðan kazançlardýr.
Ariye (ariyet): Geri verilmek üzere alýnan, Bir kimsenin geri almak üzere, karþýlýksýz olarak baþkasýnýn faydalanmasýna terk ettiði mal.
Ariyet: Bir malýn geri alýnmak üzere, karþýlýksýz olarak bir baþkasýnýn kullanýmýna býrakýlmasýdýr.
Asgari: En az, en küçük, daha küçük
Atfen: Birisinin adýna, birisine yükleyerek.
Atýl: Boþ, boþta, iþlemez durumda.
Atýl: Çalýþmayan, boþta olan.
Atura: Satýlan emtia veya yapýlan iþ karþýlýðýnda müþterinin borçlandýðý meblaðý göstermek üzere emtiayý satan veya iþi yapan tüccar tarafýndan müþteriye verilen ticari vesikadýr.
Aza: Üye, bir kuruluþa dahil olan, ait olan kimse
Azami: En fazla, en çok, en son kapasite
Bakýyye (bakiye): Artýk, geri kalan, artan
Bakiye: Artýk, artan, kalan, geri kalan þey.
Banka ve sigorta muameleleri vergisi (bsmv): Banka ve sigorta þirketlerinin Finansal Kiralama Kanununa göre yaptýklarý iþlemler hariç olmak üzere, her ne þekilde olursa olsun yapmýþ olduklarý bütün muameleler dolayýsýyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldýklarý paralar üzerinden hesapladýklarý vergidir.
Bedel: Bir þeyin karþýlýðý, bir þeyin yerine verilen ve verildiði þeyin yerini tutan
Beyan: Ýzah, açýklama, anlatma, açýk söyleme, bildirme
Beyan: Mükellef ya da vergi sorumlusunun vergi kanunlarýna göre hesaplayýp tespit ettiði vergi matrahýný, baðlý bulunduðu vergi dairesine bir beyanname ile bildirmesidir.
Bilanço: Envanterde gösterilen kýymetlerin tasnifli ve karþýlýklý olarak deðerleri itibariyle tertiplenmiþ hulasasýdýr. Aktif ve pasif olmak üzere iki tabloyu ihtiva eder.
Bilinen adres: Mükellef tarafýndan iþe baþlamada bildirilen adresler, adres deðiþikliðinde bildirilen adresler, iþi býrakmada bildirilen adresler, vergi beyannamelerinde bildirilen adresler, yoklama fiþinde tespit edilen adresler, vergi mahkemesinde dava açma dilekçelerinde ve cevaplarýnda gösterilen adresler, yetkili memurlar tarafýndan bir tutanakla tespit edilen adresler, bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir varakalarýnda tespit edilen adresler VUK'a göre bilinen adreslerdir.
Bina: Yapýldýðý madde ne olursa olsun, gerek karada gerek su üzerindeki sabit inþaatýn hepsi bina sayýlýr. Yüzer havuzlar, sair yüzer yapýlar, çadýrlar ve nakil vasýtalarýna takýlýp çekilebilen seyyar evler ve benzerleri bina sayýlmaz.
Bitim iþleri defteri: Birinci ve ikinci sýnýf tüccarlardan boyama, basma, yazma, kasarlama, apre, cilalama gibi ücretle yapýlan bitim iþleriyle uðraþanlarýn, imalat defteri yerine, tuttuklarý defterdir. Bu deftere müþterilerden alýnan ve iþlendikten sonra geri verilen emtianýn cinsi ve miktarý tarih sýrasýyla yazýlýr.
Borsa rayici: Menkul kýymetler ile kambiyo ve ticaret borsalarýna kayýtlý olan iktisadi kýymetlerin deðerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerinin ortalama deðeridir.
Butlan: Geçersiz olmak, hükümsüzlük.
Butlan: Geçersizlik, hükümsüzlük
Caiz: Geçerli, olasý, mümkün.
Cari: Geçerli olan, geçmekte olan, akýcý
Cari: Mevcut, geçerli olan.
Cebren: Zorla, güç kullanarak
Cebri: Zorla yaptýrýlan, isteði dýþýnda zorla yaptýrýlan
Cebri: Zorlayýcý, isteði dýþýnda yaptýrýlan.
Cevre temizlik vergisi: Belediye sýnýrlarý ve mücavir alanlar içinde bulunan ve belediyelerin çevre temizlik hizmetlerinden yararlanan konut, iþ yeri ve diðer þekillerde kullanýlan binalar çevre temizlik vergisine tabidir.
Ceza ihbarnamesi: Mükellef veya vergi sorumlusuna teblið edilen ve kesilen vergi cezalarý, olayýn izahý ve ilgililerin adý, soyadý, ünvanlarýný içeren bir belgedir.
Ceza kesme yetkisi: Vergi cezalarý olaylarýn ilgili bulunduðu vergi bakýmýndan mükellefin baðlý olduðu vergi dairesi tarafýndan kesilir. Damga Resmine ve pul ile alýnan diðer vergilere müteallik olaylarda vergi cezasýný kesecek vergi dairelerini Maliye Bakanlýðý belli eder.
Coberlik: Kendi nam ve hesabýna, borsaya kayýtlý olan hisse senedi ve tahvil alým satýmý yapmak
Cüz: Bütünün parçasý, bölüm.
Dahil: Katmak, girmek, karýþmak,
Damga: Bir þeyin üzerine iþaret koymak. Ýz vuran alet.
Damga vergisinde sorumluluk: Damga Vergisi ve Damga Resmi uygulamalarýnda gerek nispi, gerek maktu vergi ve resimlerle ilgili cezadan sorumlu olanlar birden fazla olduðu takdirde, yekdiðerine müracaat haklarý mahfuz kalmak üzere, müteselsilen sorumlu tutulurlar.
Dar mükellef gerçek kiþi: Türkiye'de yerleþmiþ sayýlmayan gerçek kiþilerdir. Sadece Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.
Dar mükellef kurum: Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde sayýlý kurumlardan (sermaye þirketleri, kooperatifler gibi) kanuni ve iþ merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayan kurumlardýr. Sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançlarý üzerinden vergilendirilirler.
Defaten: Tek seferde, bir defada, birden.
Defter ve vesikalarý muhafaza: Kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttuklarý defterler ile yazýlý vesikalarý, ilgili bulunduklarý yýlý takip eden takvim yýlýndan baþlayarak beþ yýl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.
Defterikebir: Yevmiye defterine geçirilmiþ olan iþlemleri buradan alarak usulüne göre hesaplara daðýtan ve tasnifli olarak bu hesaplarda toplayan defterdir. Vergi Usul Kanunu uyarýnca tutulmasý zorunlu defterlerden biridir.
Deðerleme: Vergi matrahlarýnýn hesaplanmasýyla ilgili iktisadi kýymetlerin takdir ve tespitidir.
Deðersiz alacak: Kazaî bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artýk imkân kalmayan alacaklardýr.
Delalet: Kanýt olmak, göstermek, aracýlýk.
Dermeyan: Görünürdeki, ortada olan.
Dernek veya vakýflara ait iktisadi iþletmeler: Dernek veya vakýflara ait veya baðlý olup faaliyetleri devamlý bulunan ve sermaye þirketleri ile kooperatifler dýþýnda kalan ticarî, sýnaî ve ziraî iþletmeler ile benzer nitelikteki yabancý iþletmeler, dernek veya vakýflarýn iktisadî iþletmeleridir.
Derpiþ: Gözönünde bulundurulan, öngörülen.
Deruhde: Üzerine alma, üstlenme.
Diplomat muaflýðý: Yabancý devletlerin Türkiye'de bulunan elçi, maslahatgüzar ve konsoloslarý (Fahri konsoloslar hariç) ile elçilik ve konsolosluklara mensup olan ve o memleketin uyrukluðunda bulunan memurlarý, Türkiye'de resmi bir göreve memur edilenler bu sýfatlarýndan dolayý ve karþýlýklý olmak þartýyla gelir vergisinden muaftýrlar. Bu muaflýðýn menkul sermaye iradý üzerinden tevkif suretiyle alýnan vergiye þümulü yoktur.
Diplomatik istisna (ötvk): Bu Kanuna ekli (I), (II) ve (III) sayýlý listelerde yer alan mallarýn, karþýlýklý olmak kaydýyla yabancý devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilcilikleri, konsolosluklarý ve uluslararasý anlaþmalarla vergi muafiyeti tanýnan uluslararasý kuruluþlar ve bunlarýn diplomatik haklara sahip mensuplarý tarafýndan kendi ihtiyaçlarý için ilk iktisabý, ithali veya bunlara teslimi vergiden müstesnadýr.
Diplomatik istisnalar (kdvk): Karþýlýklý olmak kaydýyla, yabancý devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilciliklerine, konsolosluklarýna ve bunlarýn diplomatik haklara sahip mensuplarýna yapýlan teslim ve hizmetler, uluslararasý anlaþmalar gereðince vergi muafiyeti tanýnan uluslararasý kuruluþlara ve bunlarýn mensuplarýna yapýlan teslim ve hizmetler vergiden müstesnadýr.
Ehliyet (ehliyyet): Yeterlik. Bir iþin ustasý olduðuna dair evrak, belge.
Ehven: Uygun, ucuz, daha iyi olan.
Elektronik ortamda teblið: VUK hükümlerine göre teblið yapýlacak kimselere, tebliðe elveriþli elektronik bir adres vasýtasýyla elektronik ortamda teblið yapýlabilir. Maliye Bakanlýðý, elektronik ortamda yapýlacak tebliðle ilgili her türlü teknik altyapýyý kurmaya veya kurulmuþ olanlarý kullanmaya, tebliðe elveriþli elektronik adres kullanma zorunluluðu getirmeye ve kendisine elektronik ortamda teblið yapýlacaklarý ve elektronik tebliðe iliþkin diðer usul ve esaslarý belirlemeye yetkilidir.
Emare: Gösterge, belirti, iz.
Emisyon primi: Anonim þirketlerin, kuruluþlarýnda veya sermayelerini artýrdýklarý sýrada çýkardýklarý paylarýn, itibari deðerin üzerinde bir bedelle elden çýkarýlmasý halinde oluþan kazançtýr. KVK %/1-ç maddesi uyarýnca bu kazançlar kurumlar vergisinden istisnadýr.
Emsal bedel: Gerçek bedeli olmayan ya da bilinmeyen veya doðru olarak tespit edilemeyen bir malýn, deðerleme gününde satýlmasý halinde emsaline nazaran haiz olacaðý deðerdir.
Emsallere uygunluk ilkesi: Ýliþkili kiþilerle yapýlan mal veya hizmet alým ya da satýmýnda uygulanan fiyat veya bedelin, aralarýnda böyle bir iliþkinin bulunmamasý durumunda oluþacak fiyat veya bedele uygun olmasýný ifade eder. Emsallere uygunluk ilkesi doðrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere iliþkin hesaplamalara ait kayýt, cetvel ve belgelerin ispat edici kâðýtlar olarak saklanmasý zorunludur.
Emtia: Ticari mal, eþya.
Envanter çýkarmak: Bilanço günündeki mevcutlarý, alacaklarý ve mevcutlarý saymak, ölçmek, tartmak ve deðerlemek suretiyle kesin bir þekilde ve müfredatlý olarak tespit etmektir.
Envanter defteri: Ýþe baþlama tarihinde ve müteakiben her hesap döneminin sonunda çýkarýlan envanterler ve bilançolarýn kaydedildiði, Vergi Usul Kanunu uyarýnca tutulmasý zorunlu defterlerden biridir.
Esham: Hisse senetleri
Evsaf: Nitelik, sýfat, betimleyici özellikler.
Fahiþ: Haddinden fazla olan, aþýrý.
Fasid: Bozulma, geçersiz.
Fevkalade amortisman: Amortismana tabi olup; yangýn, deprem, su basmasý gibi afetler neticesinde deðerini tamamen veya kýsmen kaybeden; yeni icatlar dolayýsýyla teknik verim ve kýymetleri düþerek tamamen veya kýsmen kullanýlmaz bir hale gelen; cebri çalýþmaya tabi tutulduklarý için normalden fazla aþýnma ve yýpranmaya maruz kalan; menkul ve gayrimenkullerle haklara, mükelleflerin müracaatlarý üzerine ve ilgili bakanlýklarýn mütalaasý alýnmak suretiyle, Maliye Bakanlýðýnca her iþletme için iþin mahiyetine göre ayrý ayrý belli edilen "Fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispetleri" uygulanýr.
Fire: Üretim sürecinde kullanýlan hammaddelerin toz ve ufak parçalar þeklinde veya buharlaþma yoluyla fiilen yok olmasý hali.
Fiyat endeksleri: Mallarýn dönem içindeki veya belli bir zamandaki fiyatlarýný 100 olarak alýp, bundan sonraki fiyatlarý buna oranlayarak diðer senelerdeki deðerlerini bulmak yoluyla hesap edilir.
Gaybubet: Kaybolma, yokluk, gözönünde olmama.
Gayrimenkul: Taþýnmaz.
Gayrimenkul sermaye iradý: Arazi, bina, maden sularý, menba sularý, madenler, taþ ocaklarý gibi gayrimenkuller ile arama, iþletme ve imtiyaz haklarý ve ruhsatlarý, alameti farika, marka, ticaret unvaný, ses ve görüntü bantlarý, sanayi ve ticaret ve bilim alanlarýnda elde edilmiþ bir tecrübeye ait bilgilerle gizli bir formül veya bir imalat usulü üzerindeki kullanma hakký veya kullanma imtiyazý gibi mal ve haklarýn sahipleri, mutasarrýflarý, zilyedleri, irtifak ve intifa hakký sahipleri veya kiracýlarý tarafýndan kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradýdýr.
Gelir: Bir gerçek kiþinin bir takvim yýlý içinde elde ettiði kazanç ve iratlarýn safi tutarýdýr.
Genel teblið: Bakanlýklar tarafýndan çýkarýlan kanunlarýn uygulanmasýnýn kolaylaþtýrmak üzere çýkarýlan idari iþlemledir. "Düzenleyici" veya "açýklayýcý" nitelikte çýkarýlabilir. Resmi Gazete'de yayýmlanarak yürürlüðe girer.
Gýyab: Hazýr ve mevcut bulunmama, yokluk, arkasýndan.
Gider pusulasý: Vergiden muaf esnafa, yaptýrýlan iþler veya onlardan satýn alýnan emtia için tanzim edilip, esnafa imza ettirilen belgedir. Gider pusulasý vergiden muaf esnaf tarafýndan verilmiþ fatura hükmündedir.
Haiz: Bir þeyi elinde bulundurmak, maliki olmak.
Halel: Bozma, eksilme.
Harcýrah: Ödenmesi gereken yol masrafý, gündelik, aile masrafý ve yer deðiþtirme masrafýndan birini, birkaçýný veya tamamý.
Harç: Devlet veya yetkili kýldýðý organlarý tarafýndan sunulan bir hizmetin karþýlýðýnda, bu hizmetlerden yararlananlar tarafýndan ödenen paralardýr.
Hasýlat defteri: Yabancý nakliyat kurumlarý veya bunlarý Türkiye'de temsil eden þube veya acentalarýnýn tutmak zorunda olduðu defterdir. Bu deftere Türkiye'de elde ettikleri hasýlatý tarih sýrasýyla ve müfredatlý olarak kaydetmeye mecburdurlar. Bu madde gereðince hasýlat defteri tutan yabancý nakliyat kurumlarý bu iþleri için ayrýca muhasebe defteri tutmaya mecbur deðildirler.
Hatalý tebliðler: Teblið olunan vesikalar, esasa müessir olmayan þekil hatalarýndan dolayý hukuki kýymetlerini kaybetmezler; yalnýz vergi ihbarý ile ilgili vesikalarda mükellefin adýnýn, verginin nevi veya miktarýnýn, vergi mahkemesinde dava açma süresinin hiç yazýlmamýþ olmasý veyahut bu vesikalarýn görevli bir makam tarafýndan tanzim edilmemiþ bulunmasý vesikayý hükümsüz kýlar.
Havi: Ýçinde bulunduran, kapsayan.
Hesap dönemi: Hesap dönemi normal olarak takvim yýlýdýr, takvim yýlý dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için, bunlarýn müracaatý üzerine Maliye Bakanlýðý 12'þer aylýk özel hesap dönemleri belli edebilir. Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayýtlar her hesap dönemi sonunda kapatýlýr ve ertesi dönem baþýnda yeniden açýlýr.
Hibe: Baðýþlamak, karþýlýksýz vermek.
Hibe: Baðýþ.
Hilaf: Ters, karþýt, aykýrý.
Hitam: Sonuncu, nihai olan.
Hizmet: Hizmet, teslim ve teslim sayýlan haller ile mal ithalatý dýþýnda kalan iþlemlerdir. Bu iþlemler; bir þeyi yapmak, iþlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazýrlamak, deðerlendirmek, kiralamak, bir þeyi yapmamayý taahhüt etmek gibi, þekillerde gerçekleþebilir.
Huzur hakký: Kenar baþlýðý “Huzur Hakký” olan TK m. 333 uyarýnca, “Aksine esas mukavelede hüküm olmadýðý takdirde, idare meclisi azalarýna her toplantý günü için bir ücret verilir. Ücret miktarý esas mukavelede tayin edilmemiþse umumi heyetçe tayin olunur.” Bu hak yönetim kurulu üyelerine, ortaklýðýn karlýlýðý ya da performanslarýndan baðýmsýz, sadece toplantýya katýlmalarý nedeniyle ödenen bir ücrettir.
Huzur hakký: Aksine esas mukavelede hüküm olmadýðý takdirde idare meclisi âzalarýna her toplantý günü için verilen ücret.
Hülasa: Özet, öz, sadeleþtirilmiþ þekli.
Hüsniyet: Ýyi niyet, dürüstlük.
Iskat: Düþürme, silme, hükümsüz kýlma.
Ittýla: Bilgi edinme, duyma, öðrenme.
Ýaþe: Beslemek, bakmak, geçimini saðlamak.
Ýbate: Barýndýrmak.
Ýbraz: Senet hamilinin senedi muhatab veye borçluya göstermek yoluyla ödenmesini istemesine denir.
Ýcar: Kiralamak.
Ýcmal: Özet, kýsaltma anlamlarýna gelen icmal, günlük iþlemlerin türlerine göre ve toplu olarak gösterimi için hazýrlanan cetvellerdir.
Ýdarenin yardýmý: Bilumum mülkiye amirleri, emniyet amir ve memurlarý, belediye baþkanlarý, köy muhtarlarý ve kamu müesseseleri vergi kanunlarýnýn uygulanmasýnda uygulama ile ilgili memurlara ve komisyonlara ellerindeki bütün imkanlarla kolaylýk göstermeye ve yardýmda bulunmaya mecburdurlar.
Ýfa: Borç iliþkisinin konusu olan edimin borçlu tarafýndan alacaklýya karþý yerine getirilmesidir.
Ýflas: Tükenmek. Borçlarýný ödeyemeyecek duruma düþmek. Sermayesini batýrmak.
Ýfraz: Bütünü bölme, parçalara ayýrma.
Ýfþa: Ortaya çýkarmak, duyurmak.
Ýhbar: Haber vermek. Haber almak. Alýnan haber.
Ýhdas: Meydana getirme, ortaya çýkarmak.
Ýhlal: Sakatlamak. Bozmak. Zarar vermek.
Ýhmal: Önem vermemek. Yapýlmasý gereken bir iþi sonraya býrakma. Dikkatsizlik.
Ýhtiyat: Tedbirli davranmak.
Ýkmal: Tamamlama, sonlandýrma.
Ýkrazat: Borç verilen para.
Ýktibas: Alýntý, esinlenme.
Ýktifa: Yetinme, yeterli bulma.
Ýktisap: Edinmek, kazanmak.
Ýktiza: Gerekli olmak, iþe yaramak.
Ýlga: Yürürlükten kaldýrmak, hükümsüz kýlmak.
Ýlliyet: Ýlgi, sebep, baðlantý.
Ýltibas: Birbirine çok benzeyen iki þeyin karýþmasý, andýrýþma.
Ýnfisah: Hükümsüz býrakmak, feshetme, ayrýlma.
Ýn'ikat: Anlaþma, kararlaþtýrma, birleþim.
Ýntifa hakký: Kiþisel irtifak (dayanma) haklarýndan sayýlan intifa hakký, sahibine konusu üzerinde tam yararlanma hakký verir. Bu hak, taþýnýr ve taþýnmaz mal olabilir, bir mamelek veya herhangi bir hak olabilir (MK mad. 794).
Ýrat: Getiri, kazanç, edinim.
Ýrat: Gelir
Ýrtifak hakký: Taþýnmaz lehine irtifak hakký, bir taþýnmaz üzerinde diðer bir taþýnmaz lehine konulmuþ bir yük olup, yüklü taþýnmazýn malikini mülkiyet hakkýnýn saðladýðý bazý yetkileri kullanmaktan kaçýnmaya veya yararlanan taþýnmaz malikinin yüklü taþýnmazý belirli þekilde kullanmasýna katlanmaya mecbur kýlar. (Yeni MK mad.779)
Ýrtikab: Rüþvet almak, kiþinin hakký olmayaný hile ile almasý.
Ýsnad: Dayanmak, dayandýrmak, yükletilmek, iliþkilendirmek.
Ýstihdam: Bir hizmette kullanmak, hizmete almak. Çalýþtýrmak.
Ýstihkak: Kazanýlan þey. Hak edilen. Hakkýný almak.
Ýstihkak: Hakediþ, kazanýlan þey.
Ýstihlak: Tüketmek, boþa harcamak, bitirmek.
Ýstihsal: Üretim, elde etme.
Ýstikraz: Borç almak.
Ýstilzam: Gerektirmek, lazým gelmek.
Ýstimlak: Kamulaþtýrmak, kamu kurumunun bir mala bedelini ödemek suretiyle zorla el koymasýdýr.
Ýstinaf: Kelime olarak söz baþlangýcý, yeniden baþlamak anlamlarýna gelen istinaf, "istinaf mahkemeleri" olarak dava mahkemelerinin verdiði hükümlerin bozulmasýný istemek üzere bir üst mahkemeye gönderilmesidir.
Ýstisna: Vergiye tabi olmasý gereken bir vergi konusunun vergiden hariç tutulmasý, vergilendirilmemesidir.
Ýþ ortaklýklarý: Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde sayýlan kurumlarýn kendi aralarýnda veya þahýs ortaklýklarý ya da gerçek kiþilerle, belli bir iþin birlikte yapýlmasýný ortaklaþa yüklenmek ve kazancýný paylaþmak amacýyla kurduklarý ortaklýklardan bu þekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler iþ ortaklýklarýdýr.
Ýþtira: Senet kýrdýrma yani senedin vadesinden önce banka tarafýndan satýn alýnmasý iþlemidir.
Ývaz: Bedel, karþýlýk.
Ývazsýz: Karþýlýksýz (TDK)
Kain: Bulunan, olan.
Kanun hükmünde kararname: Çýkarýlan bir yetki kanunu ile Bakanlar Kurulu'na kanun hükmünde kararname çýkarma yetkisi verilebilir. Bu kanun ile çýkarýlacak kararnamenin amacý, kapsamý ve ilkeleri ile bu yetkinin kullaným süresi açýkça belirtilir. Resmi Gazete'de yayýmlanarak, yayýmlandýðý gün yada belirlenen tarihte yürürlüðe girer.
Karine: Delil, belirti, ipucu, tersi ispat edilene kadar geçerli sayýlan hukuk kuralý.
Karine: Tersi ispat edilene kadar geçerli sayýlan hukuk kuralý.
Karz: Hukuk dilimizde; ödünç verenin, bir miktar para veya misli eþyanýn mülkiyetini ödünç alana geçirme ve ödünç alanýn da sözkonusu miktarý geri verme borcu altýna girdikleri sözleþmedir (BK mad. 306).
Kayyum: Kanuni mümessilliðin baþlýca çeþitlerinden olan kayyým, kanunda yazýlý hallerde ilgililerin müracaatý üzerine sulh mahkemesince tayin edilen kimseye verilen addýr.
Kebir: Büyük
Kýdem: Önce ve eskilik. Baþkasýndan daha önce olmak. Zamanca daha önceki durumda olmak.
Kýst: Kýsým. Pay. Taksit
Kýymet: Deðer, paha, bedel
Konkordato: Mali durumu kötüleþen borçlunun borçlarýný ödeme þartlarý hakkýnda alacaklýlarýnýn çoðunluðu ile yaptýðý ve diðer alacaklýlarý da baðlayan anlaþmadýr.
Konsinyasyon: Baþkasýna ait mallarý emaneten bulundurup onlarýn nam ve hesabýna satan müesseselerin yaptýklarý iþlemlere denir.
Konþimento: Taþýma senedi olarak da adlandýrýlan konþimento, üzerinde yükleyici ve alýcý bilgilerinin bulunduðu, yükün nakliyeci tarafýndan teslim alýndýðýný gösteren belgedir.
Kusur: Noksanlýk. Eksiklik Ýhmalkarlýk. Tedbirsizlik.
Lafz: Söz, sözle.
Mahcuz: Mahkemece rehin altýna alýnmýþ, haczedilen þey.
Mahdud: Sýnýrlý, belirli.
Mahsub: Hesabedilmiþ, hesaba dahil edilmiþ, bir miktarýn hesaptan düþülmesi.
Maktu vergi: Herkesten belli bir tarifeye göre eþit olarak alýnan sabit miktarlý vergilere verilen isimdir.
Maktu vergi: Kesin olarak deðeri biçilmiþ, herkesten eþit olarak alýnan vergi.
Malik: Eþyanýn sahibi olan, elinde bulunduran.
Mamelek: Malvarlýðý, kiþinin sahip olduðu para ile ölçülebilen mal, hak ve borçlarýnýn tümüdür.
Mektum: Gizli tutulan.
Menkul: Taþýnýr.
Menkul: Taþýnabilir nitelikteki ekonomik kýymetler.
Meskün: Ýçinde insan oturan yer.
Mezkur: Adý geçen, bahsedilen, zikredilen.
Muaccel borç: Alacaklý tarafýndan vadeye baðlanmamýþ, herhangi bir zamanda ödenmesi talep edilen borç.
Muafiyet: Bazý vergilerden bazý kimselerin istisna edilme, sorumlu olmama durumudur.
Muavin defter: Yardýmcý defter olarak da bilinen, esas defterlere yapýlan kayýtlarýn ayrýntýlarýný içeren tamamlayýcý nitelikteki defterlerdir.
Muayyen: Tayin edimiþ olan, belirli
Muðlak: Belirsiz olan, anlaþýlmasý zor olan.
Muhabere: Haberleþme, yazýþma.
Muharrik: Tahrik eden, harekete getiren.
Muhtasar: Kýsaltma, özet
Mukavemet: Direnmek, karþý koymak, ayak diremek.
Mukayyet: Kayýtlý, kayýt altýna alýnmýþ, yazýlý, baðlý, baðlanmýþ
Mukayyet deðer: Mukayyet deðer, bir iktisadi kýymetin muhasebe kayýtlarýnda gösterilen hesap deðeridir (VUK m. 265).
Mukim: Yerleþik olan, ikamet eden.
Mukteza: Kanun gereði yazýlan yazý, lazým gelmiþ, ihtiyaca göre istenmiþ görüþ.
Munzam: Ek, ilave, katma.
Murahhas: Yetkili üye, bir görev ile görevlendirilen kimse.
Murakýb: Denetçi, hesap iþlerini denetlemek için görevlendirilen kimseler, kontrolör anlamlarýna gelip anonim þirketlerde beþten fazla olmamak üzere bir veya daha çok murakýp bulunur. Birden çok olan murakýplar bir heyet teþkil ederler. (TK m. 347)
Muvakkat: Geçici.
Muvazaa: Sözleþme taraflarýnýn gerçek maksatlarýný gizleyerek gerçekte rýzalarý olmayan bir durumu üçüncü þahýslara karþý mevcut imiþ gibi göstermek için yaptýklarý sözleþmedir.
Mücbir: Zorlayýcý.
Mücbir sebepler: Vergi ödevlerinin herhangi birinin gerçekleþtirilmesine engel olan kiþinin iradesi dýþýndaki hallerdir.
Müflis: Ýflas halinde bulunan, sermayesini kaybetmiþ.
Mükellef: Yükümlü, bir þeyi ödemeye mecbur olan.
Mükellef: Adýna vergi borcu doðan, gerçek veya tüzel kiþilere verilen addýr.
Mükteseb: Edinilmiþ, kazanýlmýþ.
Mülga: Yürürlükten kaldýrýlmýþ.
Münferit: Yalnýz, tek baþýna.
Münferit beyanname: Dar mükellefiyete tabi olanlarýn yýllýk beyanname ile bildirmeye mecbur olmadýklarý kazanç ve iratlardan, vergisi tevkif suretiyle alýnmamýþ olanlarýn bildirilmesine mahsus beyannamedir.
Münhasýr: Kiþiye özel olan, belli sýnýrlar içinde bulunan.
Müsadere: Zorla alým, yasak bir þeyin kanuna uygun olarak zaptý.
Müseccel: Tescil edilmiþ, kayýtlý, sicile, deftere geçirilmiþ.
Müstahsil: Ürün yetiþtiren kimse.
Müstahzar: Hazýrlanmýþ, hazýr.
Müstesna: Ýstisna edilen, özel iþleme tabi tutulan, benzerlerinden baskýn.
Müþtemilat: Eklenti, tamamlayýcý kýsým.
Müteaddid: Çoðalan, birçok.
Müteallik: Ýlgisi olan, ait, dair, baðlý.
Müteferri: Ayrýlan, daðýlan.
Müteferrik: Ayrýlmýþ, çeþitli, daðýlmýþ.
Mütemmim: Bütünleyen, tamamlayan.
Mütenasip: Uygun olan, benzer.
Mütenazýr: Karþýlýklý, karþýlýk gelen, simetrik.
Müteselsilen: Birbirine baðlý olan, zincirlenme giden.
Mütevelli: Vakfýn iþlerini idare etmek üzere tayin olunan kiþi.
Narh: Mal ve hizmet fiyatlarýnýn resmi makamlarca tespit edilmesidir.
Nema: Faiz, artýþ, çoðalma.
Nüsha: Ayný hüküm ve kuvveti haiz olmak üzere birden fazla düzenlenmiþ ve taraf/taraflarca ayrýca imzalanmýþ olan kâðýtlarýn her biri nüshadýr.
Örtülü sermaye: Kurumlarýn aralarýnda vasýtalý, vasýtasýz bir þirket münasebeti veya devamlý ve sýký bir iktisadi münasebet bulunan gerçek ve tüzel kiþilere yaptýklarý borçlanmalar, teþebbüste devamlý olarak kullanýlýr ve bu borçlanma ile kurumun dönem baþý özsermayesi arasýndaki nispet, emsali kurumlarýnkine nazaran bariz bir fazlalýk gösterirse bu borçlanmalar örtülü sermaye sayýlýr.
Özel beyanname: Dar mükellefiyete tabi olan yabancý kurumlarýn vergiye tabi kazancýnýn Gelir Vergisi Kanunu'nda yazýlý diðer kazanç ve iratlardan (telif, imtiyaz, ihtira, iþletme, ticaret unvaný, marka ve benzeri gayrimaddi haklarýn satýþý, devir ve temliki karþýlýðýnda alýnan bedeller hariç) ibaret bulunmasý halinde, yabancý kurum veya Türkiye'de adýna hareket eden kimseler tarafýndan bu kazançlarýn elde edildiði tarihten itibaren onbeþ gün içinde verilmesi gereken beyannamedir.
Özelge: Bakýnýz: Mukteza
Peþtemallýk: Ticari iþletmenin devri halinde, iþletmenin bulunduðu yerin önemine, sahip olduðu müþteri kitlesine karþýlýk bilanço deðerinin artmasý nedeniyle devredene ödenen bedeldir.
Provizyon: Türk Dil Kurumu tarafýndan provizyon bir çekin para olarak karþýlýðý þeklinde tanýmlanmaktadýr.
Rayiç: Borsada hisse ve malýn satýþ deðeri, geçerli olduðu kýymet demektir.
Rayiç bedel: Bir iktisadi kýymetin deðerleme günündeki normal alým satým deðeridir.
Re'sen vergi tarhý: Vergi matrahýnýn tamamen veya kýsmen defter, kayýt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanýlarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonlarý tarafýndan takdir edilen veya vergi incelemesi inceleme raporlarýnda belirtilen matrah veya matrah kýsmý üzerinden vergi tarh olunmasýdýr.
Resen: Kendiliðinden, kimseye danýþmadan.
Resim: Belirli bir iþin veya hizmetin yapýlmasý konusunda, Devletin veya yetkili organlarýnýn verdiði izin karþýlýðýnda ödenen paralardýr.
Risturn: Risturn saðlanan finansal avantaj anlamýnda olup, Kurumlar Vergisinde geçen anlamýyla tüketim kooperatiflerinde üyelere daðýtýlan kar anlamýndadýr.
Rücu hakký: Bir kimsenin yaptýðý bir ödemeyi bu ödemeden yararlanan diðer bir kimseden isteme hakkýdýr.Bu hakka geri dönme/cayma hakký da denilmektedir.
Rüçhan hakký: Bir alacaðýn diðerlerinden önce tahsil edilmesini öngören üstünlük hakkýdýr.
Salahiyet: Bir konuda kiþinin söz sahibi olmasý , yetki, ehliyet.
Sarih: Belirgin, net görülen.
Sehven: Yanlýþlýkla.
Serbest meslek: Her türlü serbest meslek faaliyetinden doðan kazançlardýr.
Serbest meslek faaliyeti: Sermayeden ziyade þahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan iþlerin iþverene tabi olmaksýzýn þahsi sorumluluk altýnda kendi nam ve hesabýna yapýlmasýdýr.
Sermaye þirketi: Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuþ olan anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüþ komandit þirketler ile benzeri nitelikteki yabancý kurumlardýr.
Sirküler: Vergi durumlarý ve vergi uygulamasý bakýmýndan açýk olmayan ve tereddüt edilen konular hakkýnda ayný durumda olan tüm mükellef ve vergi sorumlularý için uygulamaya yön vermek ve açýklýk getirmek üzere Gelir Ýdaresi Baþkanlýðýnca yayýmlanan görüþtür.
Suret: Aslýnda bulunan ibarelerin aynýsýný taþýyan, fakat aslýnda bulunan imzalarý taþýmayýp aslýna uygun olduðuna iliþkin onaylayanýn imzasýný veya kaþesini ihtiva eden kâðýtlardýr. Taraf/taraflarca düzenlenerek imzalanmýþ, diðer bir ifadeyle hukuken tekemmül etmiþ bir kâðýdýn usulüne uygun olarak çýkarýlmýþ, ancak taraflarýnca ayrýca imzalanmamýþ örnekleri surettir.
Sükna hakký: Eski MK'da "sükna hakký" olarak geçen ifade yeni MK'da oturma hakký adýyla düzenlenmiþtir. Oturma hakký bir binadan veya onun bir bölümünden konut olarak yararlanma yetkisi verir. Oturma hakký baþkasýna devredilemez, mirasçýlara geçemez (MK madde 823).
Þamil: Kapsamýna alan, dahil eden.
Þerh: Açýklama yapmak, açýk bir þekilde anlatmak.
Þifaen: Sözlü olarak, lafla.
Þümul: Dahil etmek, kapsamak.
Þüpheli alacak: Ticari ve zirai kazancýn elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak þartýyla; dava veya icra safhasýnda bulunan alacaklar ile yapýlan protestoya veya yazý ile bir defadan fazla istenilmesine raðmen borçlu tarafýndan ödenmemiþ bulunan dava ve icra takibine deðmeyecek derecede küçük alacaklardýr.
Taalluk: Ýlgili olma, baðlý bulunma.
Tahakkuk: Ödemenin kesinleþmesi anlamýna gelen tahakkuk, tarh ve teblið edilen bir vergi borcunun ödenmesi gereken aþamaya gelmesi olarak tanýmlanabilir (VUK madde 22).
Tahassül: Netice olarak ortaya çýkan, meydana gelen.
Tahdid: Sýnýrlandýrmak, sýnýrlarýný çizmek
Tahkik: Bir þeyin doðruluðunu araþtýrma, inceleme.
Tahkim: Hakemlik, güçlendirmek, saðlamlaþtýrmak.
Tahmil: Bir kimse üzerine bir iþi yükleme.
Tahrifat: Bir þeyin aslýný bozma, deðiþtirme.
Tahrir: Yazmak, kayýt altýna almak.
Tahsil: Verginin tahsili, verginin kanuna uygun surette ödenmesidir (VUK madde 23).
Tahsil zamanaþýmý: Kamu alacaðý, vadesinin rastladýðý takvim yýlýný takip eden takvim yýlý baþýndan itibaren 5 yýl içinde tahsil edilmezse zamanaþýmýna uðrar.
Taksir: Taksir, dikkat ve özen yükümlülüðüne aykýrýlýk dolayýsýyla, bir davranýþýn suçun kanunî tanýmýnda belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleþtirilmesidir (TCK madde 22).
Tam mükellef kurum: Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde sayýlý kurumlardan (sermaye þirketleri, kooperatifler gibi) kanuni veya iþ merkezi Türkiye'de bulunan kurumlardýr. Gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dýþýnda elde ettikleri kazançlarýn tamamý üzerinden vergilendirilirler.
Tamah: Sahip olduðundan fazlasýný istemek, elindekiyle yetinmemek.
Tarh: Vergi alacaðýnýn kanunlarýnda gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafýndan hesaplanarak bu alacaðý miktar itiberiyle tespit eden idari muameledir (VUK madde 20).
Tasfiye: Kelime anlamý olarak temizleme, temizlenme demek olan tasfiye bir ticari kuruluþun iflas etmesi üzerine mal veya paralarýnýn alacaklýlara paylarý nispetinde daðýtýlmasý iþlemidir.
Tashih: Bir þeyi olduðundan daha iyi hale getirmek için düzenlemek, düzeltmek.
Tasnif: Sýnýflandýrmak, kategorize etmek.
Tavassut: Bir þeyin olmasýna vasýta olma, araya girme.
Teamül: Süregelen, yapýlagelen iþler, iþlemler.
Teati: Deðiþ tokuþ, karþýlýklý alýp verme.
Tebellüð: Tasdik edip alma.
Teberru: Baðýþ sözcüðü yerine de kullanýlan "tebeerru" birþeyi karþýlýksýz olarak vermek, hibe etmektir.
Tecil: Alacaðýn vadeye baðlanmasý veya borcun ertelenmesi anlamýna gelmektedir.
Tediye: Ödeme.
Tedvir: Yönetme, çekip çevirme.
Tehir: Ertelemek, geciktirmek.
Tekabül: Karþýlýk gelmek, bir þeyin karþýlýðý olmak.
Tekalif: Teklifler, yükümlülükler
Tekemmül: Tamamlanmak.
Tekzib: Bir þeyin doðru olmadýðýný söylemek, inkar etmek.
Temlik: Temlik kelime anlamý olarak kiþiye mülk edindirmedir. Alacaðýn temliki ise bir kiþinin sahip olduðu alacak hakkýný baþka bir kimseye devretmesidir.
Tenzilat: Mal alým satýmýnda mal bedelinden yapýlan indirime verilen addýr.
Tereke: Miras býrakanýn ölümü neticesinde mirasçýlarýna geçen malvarlýðý, yani hak ve borçlarýdýr. Bu sözcüðü karþýlamak üzere günlük dilde "miras" kelimesi de kullanýlmaktadýr.
Terekküp: Meydana gelme, birleþme.
Terettüb: Gerekme, lazým olma.
Terkin: Silme, sona erdirme.
Teselsül: Zincirleme olarak, art arda gelme.
Teþmil: Kapsamýna alma, geniþletme, yayma.
Tevdiat: Emanet etme, güvenli bir yere teslim etme.
Tevkifat: Devletin vergi alacaðýný güvence altýna almasý amacýyla getirilen gelir vergisi ve kurumlar vergisi ile ilgili bir vergi toplama yoludur. Bu vergilerin mükelleflerine ödemede bulunan kiþi ve kuruluþlar, yaptýklarý ödemenin bir kýsmýný karþý tarafýn vergisi olarak keserler ve bunun vergi dairesine ödenmesinden sorumlu tutulurlar.
Tevsik: Belgeye dayandýrmak, yazýlý hale getirmek.
Tevsik: Belgeye dayandýrma.
Ticari kazanç: Her türlü ticari ve sýnai faaliyetlerden doðan kazançlardýr.
Tüzük: Bakanlar Kurulu tarafýndan kanunlarýn uygulanmasýný göstermek yada emrettiði iþleri belirtmek üzere çýkarýlýr. Resmi Gazete'de yayýmlanarak yürürlüðe girer.
Uhde: Kiþini üzerine aldýðý, yapmayý taahhüt ettiði iþ.
Usulsüzlük: Vergi kanunlarýnýn þekle ve usule müteallik hükümlerine riayet edilmemesidir.
Ücret: Ýþverene tabi ve belirli bir iþyerine baðlý olarak çalýþanlara hizmet karþýlýðý verilen para ve ayýnlar ile saðlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Vade: Ödeme süresinin son günü
Varaka: Evrak, kaðýt.
Vasi: Sulh mahkemesi tarafýndan velayet altýnda bulunmayan küçüðe veya vesayet altýndaki kiþiye tayin edilen kanuni temsilciye verilen addýr.
Vedia: Bir kimseye saklanmak üzere teslim edilen mal.
Veraset: Miras, vasiyet ve miras mukavelesi gibi ölüme baðlý tasarruflardýr.
Vergi: Kamu giderlerini karþýlamak üzere, devletin, vergileme yetkisine dayanarak ve tek taraflý olarak, kiþilerin gelir ve servetlerinden, cebren aldýðý ekonomik deðerdir.
Vergi alacaklýsý: Vergi koyma, yani vergilendirme yetkisine sahip kamu kuruluþlarý, vergi alacaklýsýdýr.
Vergi borçlusu: Verginin ödenmesi bakýmýndan alacaklý vergi idaresine karþý muhatap olan kiþidir.
Vergi deðeri: Bina ve arazinin Emlak Vergisi Kanunu'na göre tespit edilen deðeridir.
Vergi hatasý: Vergiyle ilgili hesaplarda yapýlan hatalar (hesap hatalarý) ve vergilendirmede yapýlan hatalar (vergilendirme hatalarý) yüzünden haksýz yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alýnmasýdýr. Vergi hatalarýnýn düzeltilmesine ilgili vergi dairesi müdürü karar verir.
Vergi mahremiyeti: Vergi Usul Kanunu'nda belirtilen kiþilerin görevleri dolayýsýyla, mükellefler ve mükelleflerle iliþkili kiþiler hakkýnda öðrendikleri sýrlarý veya gizli kalmasý lazým gelen diðer hususlarý ifþa edememeleri, ve kendilerinin veya üçüncü þahýslarýn çýkarlarý için kullanamamalarý durumudur. Bu yasak, yetkili kiþiler görevlerinden ayrýlsalar dahi devam eder.
Vergi sorumlusu: Vergi kanunlarýna göre mükellef olmamakla birlikte, verginin, alacaklý vergi dairesine ödenmesinden sorumlu olan kiþidir.
Vergi ziyaý: Mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanýnda yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanýnda tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesidir.
Verginin idarece tarhý: Mükelleflerin verginin tarhý için vergi kanunlarýnda belirtilen zamanlarda müracaat etmemeleri veya kendilerine getirilen mecburiyetleri yerine getirmemeleri sebebiyle zamanýnda tarh edilemeyen verginin kanunen belli matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesidir.
Verginin konusu: Verginin üzerine konulduðu ve doðrudan ya da dolaylý olarak kaynaðýný oluþturan iktisadi unsurlardýr.
Verginin yasallýðý ilkesi: Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ancak kanunla konulur, deðiþtirilir veya kaldýrýlýr.
Vuku: Bir olayýn oluþ þekli.
Vuzuh: Açýklýk, netlik.
Yekun: Toplam, sonuç.
Yevmiye: Günlük, hareketlerin günü gününe kaydedildiði defter.
Yevmiye defteri: Kayda geçirilmesi gereken iþlemlerin tarih sýrasýyla ve madde halinde tertipli olarak yazýldýðý defterdir. Vergi Usul Kanunu uyarýnca tutulmasý zorunlu defterlerden biridir.
Yönetmelik: Baþbakanlýk, bakanlýklar ve kamu tüzel kiþilerinin kendi görev alanlarýný ilgilendiren kanunlarýn ve tüzüklerin uygulanmasýný saðlamak ve bunlara aykýrý olmamak üzere çýkardýklarý düzenleyici idari iþlemlerdir. Hangi yönetmeliklerin Resmi Gazete'de yayýmlanacaðý kanunla belirlenir.
Zamanaþýmý: Bakýnýz: Tarh zamanaþýmý, Tahsil zamanaþýmý
Zayi: Boþa giden, kaybolan.
Zayiat: Kayýp, zarar.
Zýmnen: Açýk olmayan, dolaylý.
Zilliyet: Bir malý elinde bulundurma hali.
Zilyed: Bir þey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir (MK 973).
Zirai faaliyet: Arazide, deniz, göl ve nehirlerde, ekim, dikim, bakým, üretme, yetiþtirme ve ýslah yollarýyla veyahut doðrudan doðruya tabiattan istifade etmek suretiyle nebat, orman, hayvan, balýk ve bunlarýn mahsullerinin istihsali, avlanmasý, avcýlarý ve yetiþtiricileri tarafýndan muhafazasý, taþýnmasý, satýlmasý veya bu mahsullerden sair bir þekilde faydalanýlmasýdýr.
Zirai kazanç: Zirai faaliyetten doðan kazançtýr.
Ziyaý: Kayýp, yitik, zarar gören.